2015’in Hafızalara Kazınan En İyi 10 Filmi

Avrupa’nın prestikli sinema dergilerinden Sight & Sound yılın beklenen listesini hazırladı. Biz de kendilerinden esinlenerek kendimize bir top 10 oluşturduk. 2015’in en beğenilen filmleriyle karşılaştığımız listeye göz atmak için sabırsızlandığınızı biliyoruz. Hazırlayın kalem kağıtları, izlemediklerinizin yanına yıldızlarla notlar koyacağınız, arşivlik bir liste geliyor.

Dergi her yıl yayınladığı listenin bu sene birinci sırasına Tayvanlı yönetmen Hou Hsiao-Hsien’i oturtuyor. “The Assassin” isimli film “The Extensive Records Of The Taiping Era” öyküsünden uyarlanıyor. “The Assassin” rahipler tarafından, özel bir büyü kullanan bir suikastçı olarak yetiştirilen bir genç kadının hikayesini anlatıyor. Üç yıllık sürgünün ardından evine geri dönen genç kadın ustası tarafından kuzenini öldürmesi için görevlendirilince kuzeni ve onu yetiştirenlere duyduğu sadakat arasında seçim yapmak zorunda kalıyor ve büyük bir ikilem başlıyor. Filmin başrolünde başarılı oyunculuğuyla Shu Qi’yi görüyoruz.

İkinci sırada Todd Haynes’in 2015’e damga vuran filmi Carol karşımıza çıkıyor. 1950’lilerin New York’unda pek çok Amerikalı kadının imreneceği bir hayat süren Carol’un hikayesini anlatıyor film. Carol karakterini  büyüleyici oyunculuğuyla Cate Blanchett canlandırıyor. Sosyetenin tanınmış ve zengin isimlerinden Carol, kocasından boşanmak ister. Ancak hem boşanmak hem de kızının velayetini almak için savaşması gerekecektir. Filmin diğer önemli karakteri olan, Rooney Mara’nın canlandırdığı Therese ise bir butikte çalışan genç bir kadındır. İkilinin yolu bir butikte kesişir ve büyük bir aşk başlar.

Sıradaki filmimiz aksiyonseverler için geliyor ve efsanevi yönetmen George Miller’e ait. “Mad Max” filmlerinin yaratıcısı usta isim, serinin beklenen filmi Mad Max Fury Road ile bir kez daha döktürdü. Başrollerinde Charlize Theron ve Tom Hardy’nin yer aldığı film şimdiden kült filmler arasında yerini aldı. Yılın en çok beklenen filmlerinden olan “Mad Max: Fury Road” geleceğin dünyasında futuristik çizgisiyle dikkat çeken bir film olarak hafızalara kazındı. Özellikle set tasarımı ile çok konuşuldu.

Film Binbir Gece Masalları’ndan esinleniyor. Bu masallar daha yüzlerce yıl film, tiyatro ve kitaplara esin kaynağı olacağa benziyor. Miguel Gomes yönetmenliğindeki Arabian Nights, hikayenin günümüze güzel bir uyarlaması. Siz de masallardan vazgeçemiyorsanız bu filmi mutlaka izlenecekler listenize not alın, pişman olmayacaksınız.

Taylandlı yönetmen Apichatpong Weerasethakul’un yönetmen koltuğunda oturduğu “Cemetery of Splendour” orta yaşlı bir kadının genç bir askere duyduğu hayranlığı ve bu hayranlığın giderek hayaller görmesine sebep oluşunu konu alıyor. Dünya prömiyerini 2015 Cannes Film Festivali’nde yapan “Cemetery of Splendour”u izlerken içinizde buruk hisler uyanması muhtemel.

Altıncı sıraya yerleşen “No Home Movie” efsanevi yönetmen Chantal Akerman’ın son filmi. Auschwitz kampından sağ kalan annesini konu edindiği “No Home Movie” belgesiyle Locarno Film Festivali’ndeki gösteriminden bir ay sonra 5 Ekim günü hayatını kaybetti. “İnsanlar benim feminist bir yönetmen olduğumu söylediklerinde, onlara bir kadın olduğumu ve aynı zamanda filmler yaptığımı söylüyorum” sözleriyle kendini ifade eden Akerman yenilikçi bakış açısıyla tanınıyordu.

Andrew Haigh yönetmenliğindeki, David Constantine’in kısa hikayesinden uyarlanan “45 Years” evliliklerinin kırk beşinci yılını kutlayacak olan bir çifti konu alıyor. Kate bu kutlamayı bir parti ile yapmak ister ve hummalı bir hazırlığa başlar. Bu esnada kocasına bir mektup gelir. Mektupta ilk aşkının cesedinin İsviçre Alplerindeki buzullar içerisinde bulunduğu yazmaktadır. Bu durum evliliklerinde yeni bir dönemin başlamasına neden olacaktır. Başrollerde Charlotte Rampling, Tom Courtenay ve Geraldine James arz-ı endam.

Listemize sekiz numaradan giriş yapıyor. László Nemes yönetmenliğindeki film, 1944 yılında Auschwitz’deki vahşet kampında geçen hikayade Macar esir Saul Auslander’in hikayesini ele alıyor. Filmin başrolünde ilk oyunculuk deneyimi olmasına rağmen oldukça başarılı bir performans sergileyen Géza Röhrig yer alıyor. Biraz hüzünlenmek istiyorum diyenlere hemen bu filmi izlemelerini öneriyoruz.

Amy belgesel kategorisinde bir film. 2011 yılında hayatını kaybeden şarkıcı Amy Winehouse’un hayatını, kariyerini ve bulimia hastalığıyla mücadelesini konu alıyor. Filmin yönetmenliğini Asif Kapadia üstleniyor. Çok tartışılan yapım hakkında kimileri gerçekçi bulurken bir kısım ise gerçeği yansıtmadığını düşünüyor. Ancak şu konu şüphesiz ki yılın en çok konuşulan filmlerinden biriydi.

Thomas Pynchon’ın romanından sinemaya uyarlanan “Inherent Vice” 1980’lerin sonlarında Los Angeles’ta geçiyor ve özel dedektif Doc Sportello’nun hayatını konu alıyor. Marifetli dedektifimiz bu defa zorlu bir olay ile karşı karşıya kalır. Çünkü bu defa konu zamandır görmediği eski sevgilisidir. Eski sevgilisi yakın zamanda kayıplara karışmış ve kendisinden bu davayı çözmesi istenmiştir. İlerledikçe çözülmesi gereken dava tam aksine daha da karmaşıklaşır. Paul Thomas Anderson yönetmnliğindeki filmi hemen listenize ekleyin deriz.